Hey gidi Betüülll kim derdi ki; her gün kahvaltı masasında gördüğünden, senin için varlığıyla yokluğu bir hale gelen beyaz peyniri özleyeceksin=) Söz konusu peynir bile olsa yanındayken kıymetini bilmek gerekiyor arkadaş:D:D Ben bu erasmustan çok şey öğreneceğim daha, çoookk. Burada hepimiz "ferrarisini satan bilgeleriz (!)":D:D Kendimize yeni ufuklar açmak için seçtiğimiz ülke, kitaptaki Julian karakterinin ülkesiyle pek ölçüşmüyor olabilir. Ama olsun. Bence Polonya da kendi çapında mistik bir ülke;) Hindistan'la pek farkı yok:D:D:D Örneğin; Hindistan'da nasıl ineklere tapınıyorsa insanlar, burada da örümceklere karşı aşırı bir sempatizanlık var:):) Yolda yürürken yüzüne örümcek ağları dahi yapışabilir yani, bunda bir anormallik yok:):) Köprüler, ağaçlar, restoran kapıları, tabelaları... örümcek ağlarıyla özdeşleşmiş ve hoş bir birliktelik oluşturmuşlar. Farkettik ama ne yazık ki anlam veremedik:):)
Her neyse konudan pek bir saptık. Beyaz peynir demiştik en son, değil mi. Şu anda burada tuzlu tuzlu kar beyaz bir peynirimiz olsaydı ne olurdu ki. Vallahi fazlasında gözümüz yok. Bir dilim olsa 8 kişi paylaşıp yeriz yani o derece:):)
Elbette tek özlenen lezzet beyaz peynir değil. Bugün yemek masamızda bir muhabbet dönmüşüz bununla ilgili, sormayın gitsin. Duyan da yıllardır gurbette yaşıyoruz sanacak:):) Daha 20 gün bile olmadı. Mantılar, kadayıf dolmaları, cağ kebaplar, keşkekler, bamyalar, şeker pareler... uçuştu durdu gözümüzün önünde bugün. Sonra da bize nanik yapıp gittiler:D:D
Gerçekten aç değiliz ya burada, korkmayın. Bildiğin yemek yiyoruz ama işte, insanın gözü aç olmayagörsün:D Kısaca şunu söyleyeyim; burada hangi yiyeceği almamız zorsa şu anda bizim için en lezzetliler listesinde. İnsanoğlu gerçekten garip:):)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder