1 Ağustos 2013 Perşembe

TAHTEREVALLİ

Ağustos ayını sevmem. Ama ilk gününü sevdim. Birçok nedeni var, sormayın.

Günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordum, tabir-i caizse yunuslar gibi tek gözüm açık uykuya dalıyordum. Dün gece güzel bir uyku çektim. Bu uykunun etkisiyle de beynim gerekli işlevleri yerine getirmeye, mantığım bana (mantıklı konuşacak ya...) sebep-sonuç ilişkisi içinde ihtiyaç duyduğum bilgileri fısıldamaya başladı.

Meğerse dostlar; ben ister istemez kafaya birşeyleri takar olmuşum. Sonuç olarak uykusuzluk da gelmiş, beni bulmuş. Aman benim için üzülmeyesiniz (şu anda parmakla saydım ve aklıma yazdım benim için üzülecekleri!) ; ben derdimi bulduğum gibi, ilacımı da buldum...

Tahterevalli...

Bildiniz mi?

Kafalar yeterince karıştıysa, anlatmaya başlayayım:)

Ben tahterevallinin yere basan tarafında kalakalmışım, haberim yok. Ayaklar yere basıyor basmasına ama  akıl uçtu uçacak... Yapılacaklar listesi olmuş bir uzun ferman. Şekil şekil konuşma baloncuklarının arasında sıkışmış kalmışım, kafam kazan... Elimde avucumda onlarca program, plan... (Kafiye tutturdum!)

Karar verdim, ben biraz da tahterevallinin havada kalan tarafına geçiş yapacağım.  Hem daha havadar, hem (sözüm meclisten dışarı) insanlardan daha uzak:) Bu şekilde herşeyin benim için daha kolay olacağına eminim.

Bence siz de deneyin. Mesafe iyidir... Mesafe her zaman iyidir, unutmayın.



Ben şimdi bir koşu gidip tahterevallinin diğer ucuna oturarak beni havaya kaldıracak arkadaşı bulayım:):) Siz de şu şarkıya bir kulak kabartın:)

Hadi görüşmek üzere...




Hiç yorum yok: