Bir ay geldi, geçti... Zaman, her zamanki gibi "Ben avucundaki kum tanelerinden farksızım." dedi ve olaya son noktayı koydu. Ama bu sefer o kadar da acımasız değildi... Bana bu bir ay içerisinde bir şeyler katıp da gitti....
Erasmus... Daha dün gibi hatırladığım Eylül ayı başlarında, heyecan sebebim. Söylenildiği kadar varmış. Her geçen gün daha iyi anlıyorum ki; erasmus yaşanılası, tecrübe edilesi bir olaymış. Çevrendeki kalabalığa karşın kendini dinleyebileceğin, hayatının her olayını giriş - gelişme - sonuç şeklinde tartıp biçtiğin, kahkahayla gülerken bir anda akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar gibi (!) gözyaşlarını tutamadığın, hayallerinin teker teker gerçekleşmesi üzerine kendini şaşkınlık ve mutluluğun zirvesinde hissettiğin anlarla bezeli, kısacası zıtlıklar içinde bir deneyim...
Hayatta "keşke..." demek ne kadar kolaysa; "iyi ki..." demek de o kadar zordur, bilirim. Şimdi benim "iyi ki..." hanemde bir madde daha olacak, onu da şimdiden hisseder gibiyim:) En azından bunu söyleyebilmek için geriye kalan 4 ay boyunca elimden geleni yapacağıma eminim. Bana bir şeyler getirsin ya da benden bir şeyler götürsün, erasmusa eyvallahım var her türlü:)
Değişmeliyim! Her şey daha da oturmalı kafamda. İnsanları tanımalıyım. Hayatta güvenilecek insanlar mevcut mudur (!) ölçüp biçmeliyim. Ya da kendi kendime sormalıyım; insanlara güvenmeye neden bu kadar açım diye... Başkalarının düşüncelerini dinleyip; doğruysa özümsemeli, yanlışsa saygı duyup geçmeliyim sadece... Hayallerin gerçekleştirilebilir yanlarının olduğunu görmeliyim kendi gözlerimle...
Böyle şeyler yapmalıyım işte....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder