29 Temmuz 2012 Pazar

SONU GELMEZ ŞÖVALYE ROMANLARI...



"Sonu gelmez şövalye romanları gibidir bu yaşantı: en zor anlarda daima açık bir kapı bulunur girip saklanacak. Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene izin verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: 'Buraya kadar!' dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin..."
Dün okudum bu satırları... Çok değerli bir arkadaşımdan hediye olarak gelen ama uzzuuuunn süredir kitaplığımda okunmak için bekleyen, yerine onlarca kitap okuduğum, değerini yeni yeni anladığım kitabımdan... Oğuz ATAY'ın (bence) inanılmaz bir zeka ürünü olan romanı: 'Tutunamayanlar'ından...


Bana ait çokça kelime sarfetmeyeceğim bu yazımda. Bu satırların, beni düşündürdüğü kadar sizi de düşündüreceğine inandım, paylaşayım dedim.

Zamanın akıcılığına, dikkatsizliğimize, gözümüzden kaçırdığımız gökyüzü parçalarına ithafen yazdım...


Hiç yorum yok: