2 Ekim 2013 Çarşamba

YAVAŞ YAVAŞ ÖLMEYELİM...

Yavaş Yavaş Ölürler

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.


Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar

Pablo Neruda

....diye bir şiir vardır ve ben çok severim!!! Ne zaman okusam beni silkeler, suratıma okkalı bir tokat atar.

Yine öyle oldu ve aynaya bakarken kendi kendime dedim ki:

"Betül, nedir bu yüzüne yapışmış ölü balık gözleri? Birşeyler yap, sönme! Olur böyle zamanlar, üzülme. Vereceğin altı üstü birkaç karar... Hayatını baştan yazarsın, kime ne? Sen yeter ki yavaş yavaş ölme... Umutların, hayallerin var. Başını yastığa koyduğunda hep gelecek mutlu günleri düşlüyorsun, daha ne! Bir kitap, bir şarkı, bir adet renkli saç tokası bile mutlu eder seni; kötü şeyleri düşünme..."



İşte böyle... Siz de yavaş yavaş ölmeyin tamam mı? Canlanın. Hareket iyidir. Ne demiş Bahadır Cüneyt Yalçın:

Statik enerjiye bir çift lafım var: “Durduğun kabahat!”
Saygılar...

2 yorum:

Mine Tozanlıoğlu dedi ki...

olur mu böyle zamanlar sahi ??? herkes aynı hissediyor galiba

Unknown dedi ki...

Kesinlikle olur böyle zamanlar:) Hayat da bu şekilde anlamlı değil mi zaten...