23 Ocak 2013 Çarşamba

EKSİK KİŞİLİKLER

Eğer bu yazıyı okuyorsanız birileri benim bam telime fena halde dokunmuş demektir. Gönül isterdi ki, hiç yazılmasın bu yazı. Ama ne yazık ki gönlün her istediğinin yankısı, dünyanın yapağılığından olacak, iyi yansımıyor evrene.

Aylardan: "Nereden girmiş bu insanlar benim hayatıma". "Bu insanlar" diyorum, bakın hala insan sıfatını kullanıyorum(!) ve başlıyorum anlatmaya...


Benciller(!): Madem hep bana, hep bana diyeceksin. Al dünyanı başına çal arkadaş. Arkadaş dememe de aldanma, evlat olsan sevilmezsin. O derece!

Çok Bilmişler(!): Sana bir sorum var: "Annenin karnında külliyat mı devirdin acaba?". Bir soru daha: "Bilmişlik taslarken yukarıdan yukarıdan göz süzerek, sağa sola hafif kafa sallayarak konuşmak adetten mi sizin oralarda?".

Küçük İnsanlar(!): Bir sürü küçük insan çeşidi var tabi. En bilinen ve en akla zarar olan da gözlerinde dolar işaretleri oluşarak "Ben büsbüyük bir genel müdür OLUCAM. Paralarımı saydırmak için hizmetçi TUTUCAM. Beş katlı, havuzlu, saunalı, spor salonlu, kendinden ısıtmalı, otoparklı bir ev ALICAM. Öyle de bir jipim olacak ki büyüklüğünden otoparktan içeri GİREMİCEK." diyenler. Küçük insan diyorum; çünkü bu insan tipinin hayalleri ne kadar büyük olursa olsun, hayatın anlamı hakkında kendileri kadar ufacık bilgileri var.

Sözde Yetkilendirilmişler(!): "Böyle kıyafet mi giyilir, bu nasıl saç, ayıp, günah, yazık, cehennemde cayır cayır yanacaksın, böyle oturulmaz, şöyle ayağa kalkılmaz, öyle müslüman olunmaz..." şeklinde devam eden cümlelerin kurucuları. Acaba vahiy yoluyla yetkilendirme mi yapıldı size? Kim fikrinizi sordu da kime açıklama yapıyorsunuz Allah aşkına?

Çuvaldızın Ucunu Bir Türlü Kendilerine Çeviremeyenler(!): Bu tipler enerji emer, dikkat edin. Kurduğu on cümlenin dokuzunda var olan ya da olmayan hatalarınızdan, kötü hallerinizden bahseder sizin. Uzun süre sonra ilk görüştüğünüz anda "Ohaa ne kadar kilo almışsın, makyajın da yaşlı mı göstermiş sanki biraz seni?" diyenler varsa; heh işte onlardan uzak durun.

Taklitçiler(!): İtiraf ediyorum; en komikleri bunlar:) Önce yaptığınız şeyi, aldığınız kıyafeti, taktığınız takıları kötülerler. Bir iki gün sonra bir bakarsınız sizi eleştirdiği şeklin aynısına bürünmüş, gelmiş karşınıza:):)

Nankörler(!): Hiç katlanamam. Bir kaşık suda boğacak kadar bile değer vermem. Siz de benim gibi yapın derim. Yoksa, sonra onun için yaptığınız fedakarlıkları, iyilikleri boncuk haline getirip kolye yapar, boynunuza geçirir. Görürsünüz.

İşte böyle... Açtırdılar kutuyu söylettiler kötüyü. Ne yalan söyleyeyim bunları dile getirince bir yanım rahatladı. Bir de bu insanları dünyamdan uzak tutabilirsem tam bir sekine hali alacak beni.

Sağlıcakla kalın.



Hiç yorum yok: