E malumunuz; artık sırt çantasını alıp ülke ülke gezen, tek derdi kalacağı hosteli ve gezeceği birbirinden güzel yerleri ayarlamak olan öğrenciler değiliz. Dertlerimiz, yapacaklarımız başımızdan aşmış durumda. Hele bir de son sınıf olmak...
Erasmus rüya içinde rüyaydı. Beş ay boyunca yaşananlar güzel bir rüyadan başka bir şey olamaz zaten. E öğrencilik de hayatın boyunca tadı damağında kalacak bir rüya olduğuna göre; bu benzetmeyi yapmakta pek de haksız sayılmam;) Ama her rüyanın bir sonu vardır elbette. Erasmus rüyası sonlandı, şimdi sıra öğrencilikte. Bekleyip göreceğiz bakalım...
Bitişler beni üzer her zaman. Ama hatıralarımı taptaze tutmak için elimden geleni ardıma da koymam. Bu yüzden kaldığım yerden, gördüğüm ülkeleri yazamaya devam edeceğim ara ara. Hatırlamak ve hatırladıkça özlemek için...;)
Sırada Roma var:) Arabamız ve şoförümüz Furkan sağolsun, sağ salim vardık hostelimize. Ve arabamıza ne yazık ki burada veda ettik:( Gerçi arabanın teslimatını yapan Furkan ve Yunus bunun pek de kolay olmadığını söylediler. Benzin alımının sadece seyyar pompalarla gerçekleştirildiği bu şehirde, benzin istasyonu aradıkları için zorlanmışlar. Üstüne bir de Roma trafiği eklenince...:) Neyse sonuçta alınlarının akıyla arabayı Sixt şirketine teslim ettiler. Ve şehri gezmek ayaklarımızın kuvvetine kaldı...:)
Bu sefer size tek tek neler yaptığımızı anlatmaktan ziyade Roma'da beni vuran şeyleri yazayım diyorum...:)
Darbe 1: Roma Dondurması
Nasıl lezzetli, nasıl iştah açıcı... Çeşit çeşit renkte dondurmalar... Yani Gelato:) Gelato, İtalyan usulü dondurma demek. Yeme de yanında yat cinsinden... Eğer yolunuz Roma'ya düşerse bizim gibi günde bir öğün muhakkak tadın Gelato'yu:)
Darbe 2: Aşk Çeşmesi (La Fontana di Trevi)
Roma'da Poli Sarayı'nın bir kenarına Nicolò Salvi tarafından yapılmış olan; filmlerin, kitapların, efsanelerin yazmış çizmiş olduğu yer... Sosyal medyanın da etkisiyle artık Roma'nın simgesi durumunda. La Fontana di Trevi'nin Türkçesi Üç Yol Çeşmesi demek. Üç yolun kavşağında bulunduğu için Trevi adı konulduğu varsayıldığı gibi,üç yer altı su yolunun bu noktada toplanmasının isminin nedeni olduğu düşünülüyor. Ancak az önce de dediğim gibi sosyal medya ve turizm fırsatçılığı etkisiyle adı aşk çeşmesi olarak anılır olmuş. Çeşmeye giden herkes hayatının aşkını bulmayı ve Roma'ya tekrar ayak basmayı dilerken madeni paraları saçmak adet haline gelmiş:) E biz de bu adetten geri kalmadık tabi:) Attık paracıklarımızı çeşmeye. Hepimiz aynı anda Roma'ya tekrar gelmeyi diledik ve usulünce madeni paraları sağ elimizle sol omzumuzdan doğru fırlattık:) Çiğdem arkadaşımız ilk atışında başarı elde edemedi ama olsun:)
Darbe 3: Roma Colosseum
İtalya'nın başkenti Roma'da gerçekten heybetiyle baş döndürmekte. Colosseum bir arena olarak kullanılmış ve usta bir komutan olan Vespasianus tarafından M.Ö. 72 yılında yapımına başlanıp M.S. 80 yılında Titus döneminde tamamlanan yapıda gladyatör dövüşleri düzenlenmekteydi. Asıl adı arena iken sonradan girişteki heybetli heykelden adını aldı. Şimdilerde deprem sebebiyle yıkık halde bulunmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Colosseum heybetinden hiçbir şey kaybetmemiştir ve turistlerin ilgi odağıdır:)
Darbe 4: İspanyol Merdivenleri (Piazza di Spagna)
Aşk çeşmesinden 10 dakika uzaklıktaki 138 basamaktan oluşan bu merdivenler 1723 yılında yapılmış ve Avrupa'nın en uzun merdiveniymiş. Gittik, gördük, basamakları Lehçe sayarak çıktık, bolca eğlendik:):)
Darbe 5: Vatikan ve Sistina Şapeli (Viale del Vatikano)
Vatikan dünyanın en küçük ülkesi olarak adlandırılır. İçerisindeki Sistina Şapeli papanın resmi ikametgahıdır. Roma'ya gittim ama Vatikan'ı görmedim demeyin, muhakkak görün derim;)
İşte size aktarabildiğim kadar Roma... Güzel bir başkent. Başınızı alıp hayran hayran gezebileceğiniz, sokak dansçıları, sokak sanatçılarıyla gezdiğiniz anları renklendirebileceğiniz, buram buram tarih kokan bir şehir... Umarım gitmek, görmek size de nasip olur:)
Görüşmek üzere:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder